Dijital dönüşümün hızla ilerlediği günümüz iş dünyasında, şirketlerin rekabet gücünü koruyabilmesi için çevik ve yenilikçi çözümlere ihtiyacı giderek artıyor. Bu noktada low-code geliştirme yaklaşımı, yazılım geliştirme süreçlerini daha erişilebilir ve hızlı hale getiren önemli bir teknoloji olarak öne çıkıyor.

Low-code platformları, minimum düzeyde kod yazma ihtiyacıyla görsel arayüzler üzerinden uygulama geliştirme imkanı sunuyor. Bu yaklaşımın yanı sıra, tamamen kod yazmadan uygulama geliştirmeye olanak tanıyan no-code platformları da bulunuyor.

İlerleyen bölümlerde low-code çözümlerini detaylıca incelerken, Türkiye’nin ilk no-code platformu olan RIVER‘ın sunduğu avantajlara ve no-code uygulama geliştirme noktasındaki yetkinliklerine de değineceğiz.

Low-Code Nedir?

Low-code, geleneksel yazılım geliştirme süreçlerinde gereken kod yazma ihtiyacını en aza indiren, sezgisel görsel arayüzler ve hazır bileşenler kullanarak uygulama tasarlama ve geliştirme yöntemidir. Bu yaklaşım, kapsamlı kod yazma gerekliliğini azaltarak basit mantık ve sürükle-bırak özellikleri sayesinde yazılım geliştirme süreçlerini herkes için daha erişilebilir hale getirir.

Low-code platformları, geleneksel yazılım geliştirmeye göre çok daha hızlı bir alternatif sunar. Hem profesyonel geliştiriciler hem de teknik olmayan kullanıcılar ve işletmeler bu platformları kullanarak çeşitli karmaşıklıktaki uygulamaları geliştirebilir, süreçleri otomatikleştirebilir ve dijital dönüşümü hızlandırabilir. Bu koşullarla ilintili olarak da son yıllarda bu platformların popülariteleri de giderek artıyor. Gartner’ın araştırmasına göre 2024 yılına kadar dünya genelindeki uygulama geliştirmelerinin %65’inden fazlasında low-code platformları kullanılacağı öngörülüyor ki müthiş bir oran bu.

Low-code geliştirme platformları, işletme kullanıcılarının direkt olarak süreç geliştirmesine imkan tanıyarak, organizasyonların iş süreçlerini anlama, modelleme ve otomatikleştirme konusunda büyük kolaylıklar sağlar. Bu sayede işletmeler daha verimli, hızlı ve maliyet-etkin çözümler üretebilirler.

Low-code platformlarının ne olduğunu anladıktan sonra, bu teknolojinin nasıl çalıştığını ve geliştirme sürecinin hangi aşamalardan oluştuğunu incelemek, dijital dönüşüm yolculuğundaki işletmeler için önemli bir adım olacaktır.

Low-Code Nasıl Çalışır?

Low-code platformları, yazılım geliştirme sürecini basitleştirmek için görsel geliştirme ortamları sunar. Bu platformlar, kullanıcıların kod yazmak yerine grafik arayüzler ve önceden oluşturulmuş bileşenler kullanarak uygulama geliştirmesine olanak tanır.

Temel olarak low-code geliştirme adımlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

  • İhtiyaçların ve Hedeflenen Sonucun Tanımlanması: Her projede olduğu gibi, öncelikle uygulamanın çözmesi gereken problem, potansiyel kullanıcılar ve gerekli veri türleri belirlenir.
  • İş Süreci veya İş Akışı Tasarımı: Kullanıcılar low-code platformundaki görsel araçları kullanarak iş süreçlerini ve akışlarını belirlerler. Bu genellikle uygulamanın amaç doğrultusunda çeşitli modüllerin tanımlanması ve bağımsız bileşenler olarak geliştirilmesi ile gerçekleştirilir.
  • Geliştirme ve Entegrasyon: Kullanıcılar, sürükle-bırak arayüzü kullanarak uygulama bileşenlerini bir araya getirir, veri modellerini oluşturur ve iş mantığını kurarlar. Bu aşamada az miktarda özel kod yazımı gerekebilir.
  • Test Etme ve Dağıtma: Uygulama birkaç tıklama ile test edilebilir ve dağıtılabilir. Platform, kullanıcılar için sürecin tüm arka uç karmaşıklığını çözer ve uygulamayı kullanıma hazır hale getirir.

Low-code platformları model odaklı tasarım, otomatik kod oluşturma ve görsel programlama ilkelerine dayanır. Bu platformlar, kodlama deneyimleri ne olursa olsun, iş süreçlerini ve iş akışlarını bilen kullanıcıları hedeflemek için tasarlanmıştır.

Modern low-code platformları, veritabanı yönetimi, kullanıcı arayüzü tasarımı, iş mantığı oluşturma ve API entegrasyonları gibi birçok yazılım geliştirme aşamasını otomatikleştirir. Geleneksel yazılım geliştirmeye kıyasla low-code yaklaşımı geliştirme süresini önemli ölçüde kısaltır ve teknik bilgi gereksinimini azaltır.

Low-code platformları birçok avantaj sunsa da, her teknolojide olduğu gibi belli sınırlamaları vardır. Bu sınırlamaları anlamak, dijital dönüşüm yolculuğunuzda doğru teknoloji seçimini yapmanıza yardımcı olacaktır.

Low-Code’un Sınırlamaları Nelerdir?

Low-code platformlarının sağladığı avantajlar ve hızlı etkileşim birçok senaryo için ideal çözüm sunsa da bu yaklaşımın bazı sınırlamaları bulunmaktadır. Bu kısıtları anlamak, işletmeniz ve projeleriniz için doğru teknoloji seçimini yapmanıza yardımcı olacaktır.

Low-code platformları kullanırken karşılaşabileceğiniz temel sınırlamaları aşağıda detaylandırıyoruz;

  • Özelleştirme Limitleri: Low-code platformları, önceden hazırlanmış bileşenler ve şablonlar üzerine kurulduğu için, tamamen özgün ve yüksek düzeyde özelleştirilmiş uygulamalar geliştirmek istediğinizde bazı kısıtlamalarla karşılaşabilirsiniz. Özellikle karmaşık iş mantığı veya özel kullanıcı deneyimi gerektiren projelerde low-code çözümleri yetersiz kalabilir.
  • Performans Konuları: Otomatik olarak oluşturulan kodlar, manuel olarak optimize edilmiş kodlara göre performans açısından daha az verimli olabilir. Yüksek işlem hacmi olan uygulamalar veya gerçek zamanlı işlemler gerektiren projeler için low-code platformları bazen performans sınırlamaları gösterebilir.
  • Karmaşık Projelerde Zorluklar: Çok katmanlı mimariler, mikro servisler veya ileri düzey veri analitiği gerektiren projeler, low-code platformlarının kapasitesini zorlayabilir. Bu tür karmaşık projelerde geleneksel yazılım geliştirme yöntemleri daha uygun olabilir.
  • Entegrasyon Sorunları: Bazı low-code platformları özellikle eski sistemlerle veya özel API’lerle entegrasyon konusunda zorluklar yaşayabilir. Platformun sunduğu hazır entegrasyon seçenekleri dışına çıkmak gerektiğinde, ek kod yazma ihtiyacı doğabilir.
  • Bağımlılık ve Taşınabilirlik: Low-code platformlarında geliştirilen uygulamalar genellikle o platforma bağımlıdır ve başka bir ortama taşınması zor olabilir. Bu durum, uzun vadede teknoloji değişikliği yapmak istediğinizde zorluk yaratabilir.
  • Ölçeklenebilirlik Sorunları: Bazı low-code çözümleri, uygulamanızın büyümesiyle birlikte ortaya çıkabilecek ölçeklenebilirlik taleplerini karşılamakta zorlanabilir.

Bu sınırlamalar göz önüne alındığında RIVER’ın sunduğu no-code yaklaşımı, low-code’un sınırlamalarını aşmak için ideal alternatiflerden biridir. No-code platformu olarak RIVER, kod yazmadan profesyonel iş uygulamaları geliştirmeye olanak tanır ve kullanıcılarına daha fazla esneklik, hız ve verimlilik sunar.

RIVER No-Code ile Low-Code’un Sınırlarından Kurtulun

Yukarıda bahsedilen low-code platformlarının sınırlamalarını düşündüğünüzde, daha esnek ve güçlü bir çözüm arayışı doğal bir sonuç olarak ortaya çıkar. İşte tam bu noktada, Türkiye’nin ilk no-code platformu olan RIVER devreye giriyor ve işletmelere kod yazmadan uygulama geliştirme konusunda daha kapsamlı bir çözüm sunuyor.

RIVER, low-code’un sınırlamalarını aşan no-code yaklaşımıyla kullanıcılarına aşağıdaki avantajları sağlar:
Tam Özelleştirme İmkanı: RIVER’ın sürükle-bırak arayüzü sayesinde, kodlama bilgisi gerektirmeden tamamen özelleştirilmiş uygulamalar geliştirebilirsiniz. Bu yaklaşım, işletmelerin kendi özgün iş süreçlerini dijital ortama aktarmalarına olanak tanır.

  • Hızlı Uygulama Geliştirme: Low-code platformlarında bile bazı özel fonksiyonlar için kod yazma ihtiyacı doğabilirken, RIVER’ın no-code yaklaşımı bu gerekliliği tamamen ortadan kaldırır. Böylece uygulama geliştirme süreci daha da hızlanır ve işletmeler dijital çözümlerini çok daha kısa sürede hayata geçirebilir.
  • İş Birimlerinin Bağımsızlığı: RIVER sayesinde, IT departmanına bağımlılık ortadan kalkar. İş birimleri kendi ihtiyaçlarına yönelik uygulamaları kendileri geliştirebilir, böylece dijital dönüşüm süreci hızlanır ve her departman kendi özel gereksinimlerine uygun çözümler üretebilir.
  • Entegrasyon Kolaylığı: RIVER, mevcut sistemlerle entegrasyon konusunda güçlü yeteneklere sahiptir. Bu sayede, eski sistemlerden modern teknolojilere geçiş süreci daha sorunsuz ilerler.
  • Ölçeklenebilirlik: RIVER, işletmenizin büyümesiyle birlikte uygulamalarınızın da kolayca ölçeklenmesine olanak tanır. Artan kullanıcı sayısı veya veri hacmi, platform performansını etkilemez.
  • Kapsamlı Çözüm Ekosistemi: RIVER BPM (İş Süreçleri Yönetimi), RIVER Docs (Doküman Yönetimi), RIVER Panolar (Proje Yönetimi) ve RIVER Social (Kurumsal Sosyal Medya) gibi birbirine entegre çözümler sunar. Bu modüler yapı, işletmelerin tüm dijital ihtiyaçlarını tek bir platform üzerinden karşılamasına olanak tanır.

RIVER’ın no-code yaklaşımı özellikle iş süreçlerinin otomasyonu, doküman yönetimi ve proje takibi gibi alanlarda etkili çözümler sunar. Örneğin; satın alma süreçlerini otomatikleştirmek, onay mekanizmalarını dijitalleştirmek veya müşteri ilişkilerini yönetmek için geliştirilecek uygulamalar, RIVER ile kod yazmadan kolayca hayata geçirilebilir.

Dijital dönüşüm yolculuğunda low-code ve no-code çözümleri arasında seçim yaparken, aralarındaki temel farkları anlamak önemlidir. Bu farkları daha detaylı inceleyerek işletmeniz için en doğru kararı verebilirsiniz.

No-Code ve Low-Code Arasındaki Farklar Nelerdir?

No-code ve low-code yaklaşımları, geleneksel yazılım geliştirme yöntemlerine alternatif olarak ortaya çıkmıştır ancak aralarında önemli farklar bulunmaktadır. Bu farkların anlaşılması, işletmelerin kendi ihtiyaçlarına en uygun çözümü seçmelerine yardımcı olacaktır.

No-code ve low-code teknolojileri arasındaki temel farklar, kodlama gereksiniminden hedef kullanıcı kitlesine, özelleştirme seviyesinden geliştirme hızına kadar çeşitli alanlarda kendini gösterir. RIVER; tamamen kod yazmadan profesyonel uygulamalar geliştirme imkanı sunarken, low-code çözümleri bazı durumlarda hala minimum düzeyde kod yazımı gerektirir.

No-code ve low-code platformları arasındaki temel farkları karşılaştırmalı olarak sizin için derledik;

Kriter Low-Code No-Code
Kodlama Gereksinimi Minimal düzeyde kod yazımı gerektirir, özellikle karmaşık işlevler için. Hiç kod yazımı gerektirmez, tüm işlevler görsel arayüz üzerinden oluşturulur.
Hedef Kullanıcı Kitlesi Teknik bilgisi olan kullanıcılar, profesyonel geliştiriciler, teknik iş analistleri. Teknik olmayan iş kullanıcıları, departman yöneticileri, pazarlama, İK, finans çalışanları.
Özelleştirme Seviyesi Daha fazla özelleştirme imkanı sunar, ancak bazı özelleştirmeler için kod gerekebilir. Kodlama gerektirmeden özelleştirme yapılabilir, ancak çok spesifik işlevler için sınırlamalar olabilir.
Geliştirme Hızı Geleneksel kodlamaya göre daha hızlı, ancak no-code’a göre daha yavaş olabilir. En hızlı geliştirme süresini sunar, uygulamalar saatler/günler içinde oluşturulabilir.
Öğrenme Eğrisi Orta düzeyde, bazı teknik bilgi gerektirir. Düşük, minimal eğitimle kullanılabilir.
Uygulama Türleri Daha karmaşık, kurumsal düzeyde uygulamalar için uygundur. Departman düzeyinde çözümler için idealdir, RIVER gibi gelişmiş platformlar kurumsal uygulamaları da destekler.
Bakım ve Sürdürülebilirlik Özelleştirilmiş kod parçaları için teknik bilgi gerektirebilir. Tüm değişiklikler görsel arayüz üzerinden yapılabilir, teknik bilgi gerektirmez.

RIVER’ın no-code yaklaşımı, kullanıcıların hiçbir kodlama bilgisi olmadan profesyonel uygulamalar geliştirmelerine olanak tanırken aynı zamanda kurumsal düzeyde karmaşık iş ihtiyaçlarını da karşılar. Bu denge de işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerinde önemli bir avantaj sunar.

Bu temel farkları göz önünde bulundurarak, işletmeniz için en uygun seçeneğin hangisi olduğuna karar vermeye daha yakından bakalım.

Low-Code mu No-Code mu? Hangisini Seçmelisiniz?

İşletmeniz için doğru platformu seçmek, dijital dönüşüm yolculuğunuzun başarısını doğrudan etkiler. Low-code ve no-code arasında seçim yaparken işletmenizin ihtiyaçları, mevcut kaynakları ve uzun vadeli hedefleriniz göz önünde bulundurmanız gerekir.

Doğru çözümü seçme sürecinde teknik yetkinlikten iş ihtiyaçlarının karmaşıklığına, geliştirme hızından bütçe kısıtlamalarına kadar çeşitli faktörler etkili olur. Her işletmenin kendine özgü ihtiyaçları olduğunu düşündüğümüzde, bu seçimin stratejik bir karar olarak ele alınması gerektiği açıktır.

Low-code ve no-code platformları arasında seçim yaparken değerlendirmeniz gereken kriterleri ve her iki yaklaşımın bu kriterlerde sunduğu çözümleri aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz;

 

Seçim Kriteri Low-Code No-Code
Teknik Yetkinlik Teknik ekibi veya kod yazabilen çalışanları olan organizasyonlar için uygundur. Teknik bilgisi olmayan iş kullanıcılarının da uygulama geliştirmesini sağlar.
İş İhtiyaçlarının Karmaşıklığı Çok özel ve karmaşık iş mantığı gerektiren projeler için esneklik sunar. Yaygın iş süreçlerini modellemek ve departman düzeyinde uygulamalar geliştirmek için idealdir.
Geliştirme Hızı Geleneksel kodlamadan daha hızlı, ancak bazı özel işlevler için kodlama gerekebilir. En hızlı geliştirme sürecini sunar, prototipten üretime geçiş süresi kısadır.
Bütçe ve Kaynak Kısıtlamaları Teknik kaynaklara yatırım gerektirebilir, toplam sahip olma maliyeti daha yüksek olabilir. Daha düşük toplam sahip olma maliyeti sunar, özel geliştirme ekipleri gerekmez.
Ölçeklenebilirlik Gereksinimleri Karmaşık, büyük ölçekli uygulamalar için uygun olabilir. İşletmenin büyümesiyle birlikte uygulamaların da kolayca ölçeklenmesini sağlar.
Entegrasyon İhtiyaçları Özel entegrasyonlar için kod yazma imkanı sunar. Yaygın iş uygulamalarıyla hazır entegrasyonlar sağlar.

İşletmeler için özellikle iş süreçlerinin yönetimi söz konusu olduğunda RIVER No-Code BPM çözümü pek çok avantaj sunar. Bu avantajları genel hatlarıyla sıralamak istediğimizde;

Sürükle-bırak arayüzü sayesinde iş süreçleri hızlıca modellenebilir.

Doküman yönetimi entegrasyonu ile süreçler ve dokümanlar tek platformda yönetilebilir.

Mobil erişim imkanı sayesinde süreçler her yerden takip edilebilir.

İş birimi liderliği ile süreçler IT departmanına bağımlı olmadan yönetilebilir.

%100 yerli çözüm olarak Türkiye koşullarına uygun iş süreçleri tasarlanabilir.

Dijital dönüşüm stratejisinin bir parçası olarak doğru platform seçimi, uzun vadeli başarınızı etkileyecek önemli bir karardır. İşletmenizin ihtiyaçlarını, mevcut kapasitesini ve gelecek hedeflerini göz önünde bulundurarak, en uygun çözümü seçmeniz gerekir. RIVER, no-code yaklaşımıyla işletmelerinin dijital dönüşüm yolculuğunu hızlandırmak için özelleştirilmiş (departman ve sektör) kapsamlı bir çözüm sunar.

Low-Code’un Geleceği

Günümüzde low-code platformları her ne kadar geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşsa da daha önce bahsettiğimiz sınırlamalar ve kodlama gereksinimi bu teknolojinin hala aşması gereken engeller olarak görülüyor. Özellikle teknik bilgisi olmayan kullanıcılar için minimal düzeyde bile olsa kod yazma ihtiyacı bir zorluk oluşturuyor.

Teknolojinin gelişimi ile birlikte low-code platformlarının zamanla daha kullanıcı dostu ve sezgisel hale gelerek no-code platformlarının sunduğu avantajlara doğru evrilmesi bekleniyor. Bugün RIVER’ın no-code yaklaşımıyla sunduğu kodlama gerektirmeyen, tamamen görsel arayüzlü uygulama geliştirme deneyimi, aslında birçok low-code platformunun gelecekte ulaşmayı hedeflediği noktayı temsil ediyor.

RIVER, hiç kod yazmadan profesyonel uygulamalar geliştirme imkanı sunarak iş kullanıcılarının teknik bilgi gerektirmeden kendi çözümlerini oluşturabilmelerini sağlıyor. Bu yaklaşım, low-code platformlarının ileride karşılamak zorunda kalacağı kullanıcı beklentilerini şimdiden karşılıyor.

Gelecekte low-code platformları, daha fazla yapay zeka desteği, daha sezgisel arayüzler ve daha az kod gerektiren yapılar sunarak no-code’a yaklaşacak. Ancak bu dönüşüm süreci belirli bir zaman alacaktır.

Özetle;

Low-code ve no-code teknolojileri, kod yazma ihtiyacını azaltarak veya tamamen ortadan kaldırarak, işletmelere daha hızlı ve maliyet-etkin uygulama geliştirme süreçleri sunar.

Low-code platformları minimal kodlama gerektirirken, no-code platformları hiç kod yazmadan uygulama geliştirmeye olanak tanır. Hangi platformun tercih edilmesi gerektiğini işletmenin teknik yetkinliği, iş süreçlerinin karmaşıklığı ve bütçe kısıtlamaları gibi faktörlere bağlıdır.

Dijital dönüşüm yolculuğunda, bu platformlar yapay zeka, hyperautomation ve vatandaş geliştiricilerin katılımı gibi trendlerle evrimleşiyor. RIVER, Türkiye’nin ilk No-Code platformu olarak işletmelerin dijital dönüşüm ihtiyaçlarına kapsamlı bir çözüm sunuyor.

İşletmeler, dijital dönüşüm stratejilerini belirlerken bu platformların avantajlarını değerlendirmeli ve kendi ihtiyaçlarına en uygun çözümü seçmelidir. Doğru teknoloji seçimi, dijital geleceğe hazırlanmada ve rekabet gücünü artırmada kritik rol oynayacaktır.

Paylaş